Kategori : Genel, Güncel, Siyaset - Etiketler : - Tarih : 26 Aralık 2014
ANKARA (26 Aralık) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Biz Avrupa’nın günah keçisi değiliz. Biz Avrupa’nın parmak sallayacağı, azarlamaya kalkışacağı bir ülke hiç değiliz. O günler eski Türkiye’de kaldı.” dedi.
Memur-Sen’in Yeniden Büyük Türkiye Sempozyumu’nda konuşan Erdoğan, “Yeni Türkiye ve yeniden Türkiye, bu mücadele bu milletin 10 yıllardır azimle devam ettirdiği bir mücadeledir. İşte o mücadele bugün artık meyvelerini veriyor. O sancak bugün daha yüksek burçlarda dalgalanıyor.” İfadesiyle “İnançların, değerlerin, dillerin üzerindeki baskılar tek tek kaldırılmıştır. Başörtüsü yasağı, katsayı engeli, Kur’an-ı Kerim’e, Siyer-i Nebi’ye giden yoldaki engeller, eski Türkiye’nin acı birer hatırası olarak artık sadece hafızalarda kalmıştır.” diye seslendi.
“Hizmet maskesi altında vatanına ihanet edenlerin kirli mücadelesi, unutmayın eski Türkiye’yi diriltme mücadelesidir. Dönemin başbakanı diye fezleke hazırlayanlar, şu anda dönemin haşhaşileri oldu.” diyen Erdoğan, dava şuurunun kaybedilmemesi gerektiğinin altını çizen “Biran bile olsa dava şuurunu kaybedenler, hak mücadelesi sancağını ‘Yoruldum’ deyip bir kenara bırakanlar, okçular tepesini terk edip ganimet peşine koşanlar ülkenin ve milletin yeşeren umutlarına haksızlık ederler.” diye çizdi.
İHANETİ KESTİREMEZSİNİZ
Saldırı ile ihanetin nereden geleceğinin tahmin edilemeyeceğine işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
“İşte gördünüz. Saldırının nereden geleceğini tahmin edemezsiniz. İhanetin nereden geleceğini kestiremezsiniz. Sizi sırtınızdan kimin hançerleyeceğini göremezsiniz. Yiğit ne diyor, ‘Karşımdan gelerek beni vursa gam yemeyeceğim ve ona diyeceğim ki erkekçe geldi beni öldürdü. Ama arkadan hançerleyerek vurduğu zaman işte o alçağı hazmedemiyorum’ diyor. Siz dost zannedersiniz, ama dost bildiğinizin iradesini, idrakini, inancını, vatanını ve milletini karanlık odaklara pazarladığını bilemeyebilir, fark edemeyebilirsiniz. Bunları yaşıyoruz. Önemli olan her an uyanık olmak. Her ihtimal karşısında dimdik sabırla sebat edebilmektir. Açık konuşayım. Özeleştiri… Biz de bu konuda maalesef yanıldık, yanıltıldık ve şu anda biraz da daha erken netice alabilecekken gecikmesinin sebebi bu olmuştur. Şimdi önemli olan gerekirse canını ortaya koyup istiklal ve istikbal mücadelesini verebilmektir. Hep birlikte biz üzerimize düşeni yaparsak, inanın millet arkamızda olacak.”
SUÇ İŞLEYEN BEDELİNİ ÖDER
İstanbul merkezli “Paralel Yapı” operasyonuna ve operasyona yönelik Avrupa Birliği’nden gelen eleştirilere de değinen Erdoğan, şunları söyledi:
“Operasyonda içeri alınan gazeteci de legal görünüm altında illegal bir yapının şekillenmesinde gayreti olanlar arasında. Ama onun dışında alınan 3 kişi emniyet görevlileri. Nerede bu gazeteciler? Belki onunla beraber başka alınan da olacaktır, olabilir. Şimdi ben soruyorum, ey eli kalem tutanlar, acaba gazeteciler suç işlemez mi? Suç işliyorsa o da bunun bedelini ödemek durumundadır. Gazetecilerin eli sadece kalem tutmuyor ki, yeri gelir silah da tutar. Yeri gelir çok daha farklı suç sayılan birçok işlemi o da işleyebilir. İşlediği zaman o gazetecilik zırhı altında bunlar masumdur diyebilir miyiz? Hukuk neyse bu hukuk içerisinde onlar da bunun karşılığını görecektir.
Avrupa bizi eleştireceğine gitsin Avrupa Birliği, içindeki faili meçhul cinayetleri aydınlatsın. Biz reformlarımızı yaptık, yapıyoruz ve daha da yapacağız. Biz daha ileri standartlara koşarken Avrupa geriye doğru gittiğini lütfen bir zahmet görsün, kabul etsin ve tedbirlerini alsın. Biz Avrupa’nın günah keçisi değiliz. Biz Avrupa’nın keyfice eleştireceği, kendisi aynaya bakmadan söz söyleyeceği, hele hele parmak sallayacağı, hele hele azarlamaya kalkışacağı bir ülke hiç değiliz. Eski Türkiye yok. Artık yeni Türkiye var. Artık yeniden büyük Türkiye var. O günler geçti. O günler eski Türkiye’de kaldı. Önce aynaya bakmaları lazım. Önce kendi ellerine, kendi yüzlerine bulaşan gazeteci kanlarını temizleyeceklerdir. Önce kendi özeleştirilerini yapacaklardır. Bunu yapmadıkları sürece manşetleriyle, raporlarıyla, açıklamalarıyla sadece ve sadece kendi itibarlarına zarar verirler.”